8 ayrı tasarımcı, 9 eseri doğal malzemeleri kullanarak doğayla bütünleşecek projelerini 2 -17 Eylül 2011 de gerçekleşmiştir. Türkiye’de son dönemlerde var olan sanat eserlerine salt marketing amacıyla yaklaşan sanat kurumlarının yanı sıra; satış kaygısını bir tarafa bırakılarak sanatçıların doğa için üretilen projeleri seçilmiştir. İç Anadolu’nun bakirliğinden ve Anadolu medeniyetlerinden etkilenerek o bölgeyi canlandıracak ve dünyanın ekolojik meseleleriyle iç içe zamanla doğa şartlarında yok olabilecek farklı yaklaşımla Sonsuz Şükran Köyü’ne çağdaş sanat projesi gerçekleştirilmiştir.
|
Land art için şöyle bir giriş yapabiliriz: Sanat doğadan kopuk, steril ve sonlu alanlarda yaratılamaz; der ' Land art'. Sanat doğaya armağan edilir. Burada eser de, kalıcılığı veya insanların kabul etmesi de ikinci plandadır. Arazi sanatında esas olan eseri doğaya beğendirmektir. Elimizdeki bu sonsuz sergi alanı, aldığı armağanı kendi istediği şekle sokar, değiştirir, dönüştürür ya da kendine katar. Eser gider sanat kalır. Land art'ta serginiz doğadadır ve siz nerde ne çalışmışsanız insanlar oraları gezecektir ve her mevsim ve anda farklı şeyler göreceklerdir, çünkü doğa durağan değildir, değişkendir. Bu sanatın tek delili fotoğraftır. Fotoğraf sanatçısı Ali Ayyıldız; ’’Arazi Sanatı fotoğrafçılıktan ayrı düşünülemez, çünkü yaptıklarınızı başka türlü saklayamazsınız, çalışma bittiği andan itibaren doğanındır,ve fotoğrafla belgelemekteyiz. ’’der. Sanat doğa için vardır ilkesinin başarılı örneklerinin oluşumu için bu muhteşem doğa ve tarihi geçmişe sahip coğrafyada sanatçılardan yaratıcılıklarını sergilemektedirler. Türkiye’de Arazi Sanatı ile ilgili yapılmakta olan bu etkinliğin amacı: bu topraklardan geçmiş eski çağlara ait: Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye cumhuriyeti kültürleriyle harmanlanmış kasabamızın, değerli toprağıyla günümüz sanatının birleşmesinin 2000 li yıllardaki yansımasıdır bu fikir. Arazi sanatının yapılacak eserlere nasıl yansıyacağını; bölgenin verimliliği uğruna verilen tarihteki savaşları ile birlikte köyün yakın sınırlarından geçmiş ipek yolu üzerinde inşa edilmiş hanlar, hamamlar ve köprülerin olması; o dönem için Akdeniz’e giden önemli geçiş yolu olduğunu gösteriyor. S.Ş.Köyümüzde bu bilinçle yaşayarak sanatçıların belli bir sürede yaşamın kendisiyle bütünleşerek algıladıklarıgnı; tarihi,coğrafyayı ve doğayı kullanarak üretmeleri için “Land Art”(Arazi Sanatı)Uluslar arası Etkinliği ilk defa yapılmaktadır.
NOT. Arazi Sanatı Tarihçesi : 1960’ların sonunda ABD’de ortaya çıkmış, 1970’lerde tüm batı ülkelerini etkilemiş avant-garde sanat türüdür. Bu akım,
doğanın geniş alanlarına insan müdahalesi olarak düşünülebilir. Taş, toprak ve birçok doğal malzemenin kullanılmasıyla gerçekleştirilen bu sanatta, çok çeşitli uygulama biçimleri vardır, örneğin doğada hendekler açma, toprağa gömme, gübre, taş ya da insan ürünü çevresel nesneler…bir kez daha asla oluşturulamaz ve kardan,buzdan yapılan heykellerde olduğu gibi zamana karşı koyamayarak yok olur.
NOT. Arazi Sanatı Tarihçesi : 1960’ların sonunda ABD’de ortaya çıkmış, 1970’lerde tüm batı ülkelerini etkilemiş avant-garde sanat türüdür. Bu akım,
doğanın geniş alanlarına insan müdahalesi olarak düşünülebilir. Taş, toprak ve birçok doğal malzemenin kullanılmasıyla gerçekleştirilen bu sanatta, çok çeşitli uygulama biçimleri vardır, örneğin doğada hendekler açma, toprağa gömme, gübre, taş ya da insan ürünü çevresel nesneler…bir kez daha asla oluşturulamaz ve kardan,buzdan yapılan heykellerde olduğu gibi zamana karşı koyamayarak yok olur.
Heykeltıraş sanatcıların tasarladıkları Selçuklu çizgisinde olan Anadolu parsları Sonsuz Sükran köyünün giriş kapısında ziyaretcileri selamlayacaklar. Parslar 2.85 metre yüksekliğinde ve 5 metre uzunluğunda.
Hitit, Roma, Selçuk ve Osmanlı Devletlerinin, bir Köy meydanında elele tutuşup bizleri kucakladığı bir görsellik taşımaktadır. Musluklarından devamlı akan sular tüm bu medeniyetlerin geleneksel sanat kültür akımlarınında da geçmişten geleceğe sonsuz bir akışın göstergesidir. Gövdesinde Hitit, Roma, Selçuk ve Osmanlı Devletinin “sonsuzluk” sembolleri bulunmaktadır. Boyut olarak dört medeniyetin her biri elerini yana açmış birer insan ölçülerindedir. Formu el ele tutuşup yarım yay çizerek kucaklaşmayı anlatır. Her devletin başında bulunan alınlık bir taç görünümündedir. Tacın üst kısmında kuşlar için düşünülmüş suluklar vardır. Çeşmenin mermer olan yalak kısmının önünde ve sırt kısmında yay formuna uygun tasarlanmış mermer oturma bankı yer almaktadır. Konum olarak çeşme yüzü Beyşehir gölüne arka yüz ise gölet ve dağlara doğrudur. Köy meydanında kerpiç evlerle bütünleşmiş bir görünüm sergilemektedir. Çeşmenin iki yan duvarında Türkçe ve İngilizce devletleri anlatan kısa bir yazı yer alacaktır. Boyutlar: 720 cm x 180 cm x 35 cm / Malzeme: Selki taşı, mermer, metal döküm. Konya, Beyşehir, Çavuş Kasabası - Sonsuz Şükran Köyü