Kerpiç Sempozyumu

TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, kerpiç yapıların tehlikeli olmadığını, eşsiz kültür varlıklarına sahip olan coğrafya insanının kerpiç yapıları yaşatmak zorunda olduğunu söyledi. Muhcu, Mimarlar Odası Konya Şubesi tarafından düzenlenen Kerpiç Sempozyumu'nda, kerpiç denilince Anadolu'nun özgün bir yapı kültürünü birlikte değerlendirme ortamı bulduklarını belirtti. 2010 yılında Elazig'da ve son olarak da Van'da yaşanan depremlerin ardından kerpicin kamuoyunda tekrardan tartışılmaya başlandığını anlatan Muhcu, yapılarla ilgili sorunları hep depremlerden sonra konuştuklarını ifade etti. Muhcu, son yaşanann Van depreminde de afetin suçlusunun kerpiç yapılar ilan edildiğini, egemen yapı anlayışının kendisini hiç bir zaman sorumlu hissetmediğini bildirdi.
Anadolu´nun yapı kültürünün en gelişmiş örneklerinin görüldüğü bir coğrafya olduğunu vurgulayan Muhcu, şunları kaydetti: "Kerpiç yapılar o bölgenin kültürünün somut ifadesi olan yapılardır. Kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm ile kerpiç yapılar ortadan kaldırılmaktadır. Böyle bir ortam kültürlerin kesiştiği nokta olarak görülemez. İşte asıl tehlike budur. Kerpiç yapılar tehlikeli değildir. Eşsiz kültür varlıklarına sahip olan coğrafya insanı bu kerpiç yapıları yaşatmak zorunda." Kerpiç yapılara karşı oluşan bakış açısının değişmesi gerektiğini ifade eden Muhcu, her yere aynı tip betonarme binaların yapılmasının kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi.
Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı Serdar Işık ise amaçlarının eskiye özlem olmadığını ancak 10 bin yıldan beri varlığını sürdüren kerpiç ve çamurun aşağılanmasına razı gelmediklerini aktardı. Felaketlerin oluş sebebinin tek sorumlusunun kerpiç olarak gösterildiğine dikkati çeken Işık, yer secimi, imar kararları, kat artırımı ve ihale sistemini sorgulamanın akla gelmediğini söyledi. İlgililerin, depremin sorumlusu "Çürük kerpiç binalar" diyerek suçlamalardan kendilerini arındırdığını anlatan Işık, sempozyumun kerpiç alanında çok önemli gelişmelere gebe olduğunu sözlerine ekledi. 3 gün sürecek sempozyuma çok sayıda bilim adamı ve mimar katıldı.
Anadolu´nun yapı kültürünün en gelişmiş örneklerinin görüldüğü bir coğrafya olduğunu vurgulayan Muhcu, şunları kaydetti: "Kerpiç yapılar o bölgenin kültürünün somut ifadesi olan yapılardır. Kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm ile kerpiç yapılar ortadan kaldırılmaktadır. Böyle bir ortam kültürlerin kesiştiği nokta olarak görülemez. İşte asıl tehlike budur. Kerpiç yapılar tehlikeli değildir. Eşsiz kültür varlıklarına sahip olan coğrafya insanı bu kerpiç yapıları yaşatmak zorunda." Kerpiç yapılara karşı oluşan bakış açısının değişmesi gerektiğini ifade eden Muhcu, her yere aynı tip betonarme binaların yapılmasının kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi.
Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı Serdar Işık ise amaçlarının eskiye özlem olmadığını ancak 10 bin yıldan beri varlığını sürdüren kerpiç ve çamurun aşağılanmasına razı gelmediklerini aktardı. Felaketlerin oluş sebebinin tek sorumlusunun kerpiç olarak gösterildiğine dikkati çeken Işık, yer secimi, imar kararları, kat artırımı ve ihale sistemini sorgulamanın akla gelmediğini söyledi. İlgililerin, depremin sorumlusu "Çürük kerpiç binalar" diyerek suçlamalardan kendilerini arındırdığını anlatan Işık, sempozyumun kerpiç alanında çok önemli gelişmelere gebe olduğunu sözlerine ekledi. 3 gün sürecek sempozyuma çok sayıda bilim adamı ve mimar katıldı.
“ Kerpiç Sempozyumu” Sonuç Bildirgesi
TMMOB Mimarlar Odası Konya Şubesinin çağrısına uyularak, 23 – 25 Aralık 2011 günlerinde Konya’da Kerpiç Sempozyumu gerçekleştirilmiştir. Her şeyden önce Mimarlar Odası Konya Şube Yönetim Kuruluna böyle bir etkinliği örgütlediği için tüm katılanların teşekkürünü sunuyoruz. Ayrıca Van Depreminde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, depremi yaralı olarak veya maddi kayıplarla atlatanlara da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Konu ile ilgili çevreyi tanımaya ayrılan 3. günün dışında ilk 2 gün yoğun bir katılımla çalışılmıştır.
Sempozyuma katılanlar :
1.) Ömrünü verdiği konumuzun duayeni Prof.Dr. Ruhi Kafescioğlu’na sevgi ve saygılarını sunar.
2.) Ülkemizin yeryüzü ölçeğinde çok önemli, şimdilik 12.000 yıllık Neolitik varlığı toprak yapılara dayanmaktadır. Bu varlığın korunması, bu korumada kullanılan yöntemlerde yetersizliklerin ve sakıncaların olduğunu, yeni yol ve yöntemlerin saptanmasının ve yaygınlaştırılmasının önemini belirtir.
3.) Vatandaşlarımızın inanılmayacak bir yüzdesi bugün Kerpiç yapılarda yaşamaktadır. Kerpiç uygulamasının doğru yapım yönteminin yaygınlaştırılması da vatandaşlarımıza karşı bir sorumluluktur. Dünya’da en zengin bilgi birikimi, deneyim ve örneklerine sahip olduğumuz kerpicin depremlerde oluşan yıkım ve hasarın sebebi olarak görülmesini şiddetle reddeder, betonarme ve çelik yapım teknikleri de dahil olmak üzere tekniğine uygun olarak yapılmayan tüm yapıların da aynı tehlike ile karşı karşıya olduklarını belirtir ve bu nedenle bir Mimarlık Araştırmaları Enstitüsü’nün kerpici de kapsayacak biçimde kurulmasını önerir.
4.) Bölge bölge, üniversitelerimizin yerel yönetimlerle işbirliği yaparak bilgi ve deneyim birikimlerinin uygulama örnekleriyle ( onarımda ve yeni üretimde ) birleştirilerek kerpiç alanında çalışmalarını önerir.
5.) Her şeyden önce bir durum saptaması yapılarak:
. Saptama çizimleri fotoğrafları ve belgelerinin,
. Üretim süreçleri belgelerinin,
. Ülkemizdeki ve dünyadaki örneklerin toplanması ,
. Mevcut yönetmeliklerin gözden geçirilmesi, gibi konularda Devlet olanaklarının desteğinin sağlanmasını önemle belirtir.
6.) Doğaya uyumlu bir Mimarlığın Ülkemiz zengin olanakları içinde en kısa zamanda uygulamaya başlanmasını önerir
7.) Tasarım ve uygulamalarda kullanılan statik hesaplama yöntemlerinin yığma, kagir ve ahşap yapıları da içermelerinin sağlanmasını belirtir.
8.) Mimarlarla Arkeolog ve ilgili diğer disiplinlerin uzmanlarının katılacağı bir çalıştay düzenlenmesini gerektiğini vurgular.
9.) Üniversitelerde bu konularda dersler verilmesini, ilgili bölgelerde yaz okulları kurgulamasını ve mimarlık eğitiminde stajların özellikle neolitik dönem kazılarında yapabilmeleri için düzenlemeler yapılmasını önerir.
MİMARLIK ORTAMINA VE KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR.
TMMOB Mimarlar Odası Konya Şubesinin çağrısına uyularak, 23 – 25 Aralık 2011 günlerinde Konya’da Kerpiç Sempozyumu gerçekleştirilmiştir. Her şeyden önce Mimarlar Odası Konya Şube Yönetim Kuruluna böyle bir etkinliği örgütlediği için tüm katılanların teşekkürünü sunuyoruz. Ayrıca Van Depreminde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, depremi yaralı olarak veya maddi kayıplarla atlatanlara da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Konu ile ilgili çevreyi tanımaya ayrılan 3. günün dışında ilk 2 gün yoğun bir katılımla çalışılmıştır.
Sempozyuma katılanlar :
1.) Ömrünü verdiği konumuzun duayeni Prof.Dr. Ruhi Kafescioğlu’na sevgi ve saygılarını sunar.
2.) Ülkemizin yeryüzü ölçeğinde çok önemli, şimdilik 12.000 yıllık Neolitik varlığı toprak yapılara dayanmaktadır. Bu varlığın korunması, bu korumada kullanılan yöntemlerde yetersizliklerin ve sakıncaların olduğunu, yeni yol ve yöntemlerin saptanmasının ve yaygınlaştırılmasının önemini belirtir.
3.) Vatandaşlarımızın inanılmayacak bir yüzdesi bugün Kerpiç yapılarda yaşamaktadır. Kerpiç uygulamasının doğru yapım yönteminin yaygınlaştırılması da vatandaşlarımıza karşı bir sorumluluktur. Dünya’da en zengin bilgi birikimi, deneyim ve örneklerine sahip olduğumuz kerpicin depremlerde oluşan yıkım ve hasarın sebebi olarak görülmesini şiddetle reddeder, betonarme ve çelik yapım teknikleri de dahil olmak üzere tekniğine uygun olarak yapılmayan tüm yapıların da aynı tehlike ile karşı karşıya olduklarını belirtir ve bu nedenle bir Mimarlık Araştırmaları Enstitüsü’nün kerpici de kapsayacak biçimde kurulmasını önerir.
4.) Bölge bölge, üniversitelerimizin yerel yönetimlerle işbirliği yaparak bilgi ve deneyim birikimlerinin uygulama örnekleriyle ( onarımda ve yeni üretimde ) birleştirilerek kerpiç alanında çalışmalarını önerir.
5.) Her şeyden önce bir durum saptaması yapılarak:
. Saptama çizimleri fotoğrafları ve belgelerinin,
. Üretim süreçleri belgelerinin,
. Ülkemizdeki ve dünyadaki örneklerin toplanması ,
. Mevcut yönetmeliklerin gözden geçirilmesi, gibi konularda Devlet olanaklarının desteğinin sağlanmasını önemle belirtir.
6.) Doğaya uyumlu bir Mimarlığın Ülkemiz zengin olanakları içinde en kısa zamanda uygulamaya başlanmasını önerir
7.) Tasarım ve uygulamalarda kullanılan statik hesaplama yöntemlerinin yığma, kagir ve ahşap yapıları da içermelerinin sağlanmasını belirtir.
8.) Mimarlarla Arkeolog ve ilgili diğer disiplinlerin uzmanlarının katılacağı bir çalıştay düzenlenmesini gerektiğini vurgular.
9.) Üniversitelerde bu konularda dersler verilmesini, ilgili bölgelerde yaz okulları kurgulamasını ve mimarlık eğitiminde stajların özellikle neolitik dönem kazılarında yapabilmeleri için düzenlemeler yapılmasını önerir.
MİMARLIK ORTAMINA VE KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR.