Geçen hafta sonu bir televizyon programında Hüyük ilçemize bağlı Çavuş Kasabası Belediye Başkanı Sayın Mehmet Çiğdem Bey’i dinledim. Çavuş Kasabası, Beyşehir Gölü kıyısında organik tarımıyla öne çıkan şirin bir beldemiz. Çilekçilik ve meyvecilik yapılıyor. Özellikleri, geçim kaynakları tıpkı Çumra ilçemize benziyor. Kerpiç evleriyle dikkat çekiyor.
Daha önce duyduğum ancak ayrıntısını yeni öğrendiğim “Çavuş Sanat Köyü Projesi” ilgimi çekti. Projenin mimarı Çavuş Kasabasında doğmuş sinema yönetmeni Mehmet Taşdiken.
Kasabanın tanıtımı ve kalkınması için arayış içine giren Belediye Başkanı Mehmet Çiğdem Bey, hemşehrisi sinema yönetmeni Mehmet Taşdiken’le istişare yapmış. Bu istişare sonucunda Sanat Köyü Projesi ortaya çıkmış. Çünkü Çavuş, başka cazip imkanlardan mahrumdur. Türkiye’nin hatta dünyanın dikkatini çekmek ancak böyle bir projele olabilirdi. Ünlü Sinemacı Mehmet Taşdiken, geniş hayal gücüyle böyle bir projeyi önermiş ve arkasında durmuştur. Belediye Başkanı, bir festival düzenleyerek ünlü sanatçıları davet etmiş, Çavuş’u ve yapılacak kerpiç evleri yerinde görmelerini sağlamıştır Evet, Çavuş Belediye Başkanımız, kasabanın kenarında boş bir araziyi sanat köyüne tahsis etmiş, kasabanın dördüncü mahallesi olarak altyapısını hazırlamış, Yönetmen Mehmet Taşdiken’in de çabalarıyla sanatçıların ilgisi çekilmiş, 150 kadar sanatçının burada birer kerpiç ev sahibi olması sağlanmıştır. Köyün adı “Sonsuz Şükran Köyü” konulmuştur.
Kerpiç evlerin finansmanı tamamen sanatçılara aittir. Ev sahibi olmak isteyenlerin içinde ünlü modacılar, seramik ustaları, gazeteciler, televizyon programcıları, ressamlar, sinema oyuncuları ve müzisyenler vardır. Anadolu kültürüne özgü otantik kerpiç evler yapılmaya başlanmıştır. Projede yüz elli küsur iki katlı kerpiç ev planlanmıştır. Altmış- yetmiş civarında da sosyal donatı diyebileceğimiz, içlerinde sanatsal faaliyetler icra edilecek ferah mekanlar vardır. Buralarda heykeltıraşlar, ressamlar, saz ve söz ustaları, musikişinaslar sanatlarını icra edecekler, insanlar da bunları izleme ve sanatkârlarla sohbet etme imkanı bulacaklar. Aynı zamanda bu köyde sanat konusunda eğitim ve öğretim faaliyetleri de yapılacak. Özet bir ifadeyle Çavuş Kasabası bitişiğindeki Sonsuz Şükran Köyü, sağlıklı ve sanat dolu bir yaşam merkezi olacaktır. Sanatçı dostların buluştuğu, organik -doğal tatların alındığı bir yerleşim alanına dönüşecek Çavuş Kasabası. Bilindiği gibi, kerpiç evler, ta Hazreti Adem’den beri kullanılan, insan sağlığına en uygun olan, kışın sıcak, yazın serinlik veren evlerdir. Bir insan kerpiç evlerde oturur, organik tarım ürünleriyle beslenir, ruhunu da sanatsal faaliyetlerle de tatmin ederse, on insan için ruhsal ve bedensel hastalık söz konusu olmaz. İşte Çavuş- Sonsuz Sükran Köyü böyle güzel amaçlarla planlanmış ve kurulmaya başlanmıştır. Evler yapılma aşamasındadır, on kadar sanatçı da evine oturmuştur. Bu yıl ve önümüzdeki yıl evlerin hepsi tamamlanacak, Çavuş, önde gelen sinema sanatçılarının, müzisyenlerin, heykeltıraşların, ressamların, edebiyatçıların en az yılın iki ayında bir araya geldiği, otantik, sağlıklı yaşam merkezi olacaktır. Çavuş Belediye Başkanımızı kutluyorum. Burada sadece Çavuş kazanmayacak, sadece Çavuş tanıtılmayacak, aslında Konya kazanacak, Konya’nın tanıtımı yapılacak, Konya sanatçılarımızın uğrak yeri olacak. Öğrendiğime göre, Çavuş’un tanıtımı sadece Türkiye ile de sınırlı değildir. Dünya sanat dergilerinde de uluslar arası tanıtımı yapılmıştır. İnsanımız sağlıklı otantik evlere ve mekânlara hasrettir. Bizler nimetin içinde olduğumuz için farkında değiliz. Beton yapılardan, şehirlerin gürültülü ve kirli havasından kaçış başlamıştır. Üstelik sanatsal faaliyetler de sakin ortamlarda yapılır. Çumra’da yaşayan bir insan olarak niçin böyle bir proje Çumra’mızda yapılmasın dedim. Üstelik Çumra’mızın Çatalhöyük’ü var. Dokuz bin yıl önce Çumra’da insanlar yaşamış, kerpiç evlerde oturmuş, tarım ve hayvancılıkla uğraşmış, toprak kaplar kullanmış. Bugün hâla Çumra köylerinin evleri çoğunlukla kerpiçtir. Hatta Çumra merkezindeki evlerin yüzde ellisi hâlâ kerpiçtir. 1936’da devletin göçmen vatandaşlar için yaptığı evler de kerpiçtir. Çünkü Çumra’da ve yakın çevresinde yumurta kadar taş yoktur. Çumra toprağı sakız gibidir, bir kısım bölgeleri de çoraktır. Yani kerpiç evler için Çumra’nın tarihi, coğrafyası, sosyal ve kültürel dokusu ve toprağı elverişlidir. O halde Çumra için ne yapılabilir? Çumra’mızın bir mahallesinin otantik kerpiç evleri korumaya alınabilir, yaşatılabilir. Yeni bir bölgenin altyapısı hazırlanarak, bir müze etrafında sanatçılar ve turistler için kerpiç evler inşa edilebilir. Çumra’nın Çatalhöyük’ü Çumra için bir değerdir, bu turizm potansiyeli kerpiç evlerle desteklenebilir. Bu şekilde gelen turistlerin birkaç gün kalması sağlanabilir. Bilindiği gibi bundan dokuz bin yıl evvel Çatalhöyük’te kerpiç yapılarla büyük bir şehir kurulmuş, insanlar hayvanları burada evcilleştirmişler, ilk tarımsal faaliyetleri burada göstermişler, un öğütmüşler. Böyle bir tarihi kıymetin tanıtımı için ve turistlerin daha çok gelmesi ve konaklaması için kerpiç evler yapılmalı, buralar turistlere ve sanatçılara açılmalıdır. Çavuş Kasabasını biz de örnek alabiliriz. Mavi Tünelin açılmasıyla artık bizim de Hotamış gölümüz olacak, bizim de tarımımız canlanacak, çevremizde gezilecek- görülecek yerlerimiz olacak. İlgililere duyurulur.
Daha önce duyduğum ancak ayrıntısını yeni öğrendiğim “Çavuş Sanat Köyü Projesi” ilgimi çekti. Projenin mimarı Çavuş Kasabasında doğmuş sinema yönetmeni Mehmet Taşdiken.
Kasabanın tanıtımı ve kalkınması için arayış içine giren Belediye Başkanı Mehmet Çiğdem Bey, hemşehrisi sinema yönetmeni Mehmet Taşdiken’le istişare yapmış. Bu istişare sonucunda Sanat Köyü Projesi ortaya çıkmış. Çünkü Çavuş, başka cazip imkanlardan mahrumdur. Türkiye’nin hatta dünyanın dikkatini çekmek ancak böyle bir projele olabilirdi. Ünlü Sinemacı Mehmet Taşdiken, geniş hayal gücüyle böyle bir projeyi önermiş ve arkasında durmuştur. Belediye Başkanı, bir festival düzenleyerek ünlü sanatçıları davet etmiş, Çavuş’u ve yapılacak kerpiç evleri yerinde görmelerini sağlamıştır Evet, Çavuş Belediye Başkanımız, kasabanın kenarında boş bir araziyi sanat köyüne tahsis etmiş, kasabanın dördüncü mahallesi olarak altyapısını hazırlamış, Yönetmen Mehmet Taşdiken’in de çabalarıyla sanatçıların ilgisi çekilmiş, 150 kadar sanatçının burada birer kerpiç ev sahibi olması sağlanmıştır. Köyün adı “Sonsuz Şükran Köyü” konulmuştur.
Kerpiç evlerin finansmanı tamamen sanatçılara aittir. Ev sahibi olmak isteyenlerin içinde ünlü modacılar, seramik ustaları, gazeteciler, televizyon programcıları, ressamlar, sinema oyuncuları ve müzisyenler vardır. Anadolu kültürüne özgü otantik kerpiç evler yapılmaya başlanmıştır. Projede yüz elli küsur iki katlı kerpiç ev planlanmıştır. Altmış- yetmiş civarında da sosyal donatı diyebileceğimiz, içlerinde sanatsal faaliyetler icra edilecek ferah mekanlar vardır. Buralarda heykeltıraşlar, ressamlar, saz ve söz ustaları, musikişinaslar sanatlarını icra edecekler, insanlar da bunları izleme ve sanatkârlarla sohbet etme imkanı bulacaklar. Aynı zamanda bu köyde sanat konusunda eğitim ve öğretim faaliyetleri de yapılacak. Özet bir ifadeyle Çavuş Kasabası bitişiğindeki Sonsuz Şükran Köyü, sağlıklı ve sanat dolu bir yaşam merkezi olacaktır. Sanatçı dostların buluştuğu, organik -doğal tatların alındığı bir yerleşim alanına dönüşecek Çavuş Kasabası. Bilindiği gibi, kerpiç evler, ta Hazreti Adem’den beri kullanılan, insan sağlığına en uygun olan, kışın sıcak, yazın serinlik veren evlerdir. Bir insan kerpiç evlerde oturur, organik tarım ürünleriyle beslenir, ruhunu da sanatsal faaliyetlerle de tatmin ederse, on insan için ruhsal ve bedensel hastalık söz konusu olmaz. İşte Çavuş- Sonsuz Sükran Köyü böyle güzel amaçlarla planlanmış ve kurulmaya başlanmıştır. Evler yapılma aşamasındadır, on kadar sanatçı da evine oturmuştur. Bu yıl ve önümüzdeki yıl evlerin hepsi tamamlanacak, Çavuş, önde gelen sinema sanatçılarının, müzisyenlerin, heykeltıraşların, ressamların, edebiyatçıların en az yılın iki ayında bir araya geldiği, otantik, sağlıklı yaşam merkezi olacaktır. Çavuş Belediye Başkanımızı kutluyorum. Burada sadece Çavuş kazanmayacak, sadece Çavuş tanıtılmayacak, aslında Konya kazanacak, Konya’nın tanıtımı yapılacak, Konya sanatçılarımızın uğrak yeri olacak. Öğrendiğime göre, Çavuş’un tanıtımı sadece Türkiye ile de sınırlı değildir. Dünya sanat dergilerinde de uluslar arası tanıtımı yapılmıştır. İnsanımız sağlıklı otantik evlere ve mekânlara hasrettir. Bizler nimetin içinde olduğumuz için farkında değiliz. Beton yapılardan, şehirlerin gürültülü ve kirli havasından kaçış başlamıştır. Üstelik sanatsal faaliyetler de sakin ortamlarda yapılır. Çumra’da yaşayan bir insan olarak niçin böyle bir proje Çumra’mızda yapılmasın dedim. Üstelik Çumra’mızın Çatalhöyük’ü var. Dokuz bin yıl önce Çumra’da insanlar yaşamış, kerpiç evlerde oturmuş, tarım ve hayvancılıkla uğraşmış, toprak kaplar kullanmış. Bugün hâla Çumra köylerinin evleri çoğunlukla kerpiçtir. Hatta Çumra merkezindeki evlerin yüzde ellisi hâlâ kerpiçtir. 1936’da devletin göçmen vatandaşlar için yaptığı evler de kerpiçtir. Çünkü Çumra’da ve yakın çevresinde yumurta kadar taş yoktur. Çumra toprağı sakız gibidir, bir kısım bölgeleri de çoraktır. Yani kerpiç evler için Çumra’nın tarihi, coğrafyası, sosyal ve kültürel dokusu ve toprağı elverişlidir. O halde Çumra için ne yapılabilir? Çumra’mızın bir mahallesinin otantik kerpiç evleri korumaya alınabilir, yaşatılabilir. Yeni bir bölgenin altyapısı hazırlanarak, bir müze etrafında sanatçılar ve turistler için kerpiç evler inşa edilebilir. Çumra’nın Çatalhöyük’ü Çumra için bir değerdir, bu turizm potansiyeli kerpiç evlerle desteklenebilir. Bu şekilde gelen turistlerin birkaç gün kalması sağlanabilir. Bilindiği gibi bundan dokuz bin yıl evvel Çatalhöyük’te kerpiç yapılarla büyük bir şehir kurulmuş, insanlar hayvanları burada evcilleştirmişler, ilk tarımsal faaliyetleri burada göstermişler, un öğütmüşler. Böyle bir tarihi kıymetin tanıtımı için ve turistlerin daha çok gelmesi ve konaklaması için kerpiç evler yapılmalı, buralar turistlere ve sanatçılara açılmalıdır. Çavuş Kasabasını biz de örnek alabiliriz. Mavi Tünelin açılmasıyla artık bizim de Hotamış gölümüz olacak, bizim de tarımımız canlanacak, çevremizde gezilecek- görülecek yerlerimiz olacak. İlgililere duyurulur.